speech of theodor houss medal award (stuttgart)
Theodor Heuss Ödül Töreni Konuşma notları
Genelde başımdan geçen hikayeleri anlatmayı severim. Az önce Bratschen yaylı dörtlüsünü dinledik. (Violisimo Bratschen-Quarted, Georg Philipp Telemann, Konzert in F) Bugün Duran Adam ile ilgili bilgi sahibi olmak istiyorsanız Google amcada sayfalarca bulabilirsiniz. Bugün hepimizin başından az önce geçen olayı anlatmak istiyorum. Bu dörtlü birbirleri ile nasıl ilişkililer ve nasıl birbirlerine bakıyorlardı? Gözler, çene, yüz, omuz, kol nasıl hareket ediyor ve birbirleri ile mimiklerle ve jestlerle anlaşıyorlardı. Müzik insanlar için, sanat insanlar için... Sadece bu gösteriyi ‘müzik dinletisini’ dinlediyseniz; bu insan ilişkilerini ve çeşitliliğini (bu iletişim kurmanın çeşitliliğini) kaçırdınız. Çünkü müzikte armoni olduğu gibi doğada da bir armoni var...
Buraya güzel bir ses sisteminden, Cd çalar yardım ile bu eseri dinleyebilirdik. O zamanda bu 4 yaylıyı hayal edecektik. (Ne olduğunu bir daha gözden geçirirsek) Tam olarak, bu 4 müzisyen müziği çalmadan önce beyinlerinde bu müziği duydular ve hayal ettiler. Buna kuantum fiziği de diyebilirsiniz. (Diğerlerinin ne çalacağını bilerek ve kendi çalacağını (duyumsayarak ve) bilerek bunu yaptılar. Yani çaldığı notadan sonrasını yaşadılar.)
Sanatçılar ön-görür. Ve önceden yaşarlar. Uygulamadan önce bilirler. O zaman neden bir şeyler üretirler, sonucunu önceden biliyorlarsa? Tabii ki, aradıkları analitik olarak bulunamayacak olanı ortaya çıkarmaya çalışmak olabilir. (Belki onlar demokrasilerde, bir kural koyulmadan günlük hayatta ne olacağını öngörürler, sağlıklı çalışıp çalışmayacağı konusunda fikir verebilirler.) Sanat, yaşamsal bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştı. Belki Turgut Uyar'ın 1985'te dediği gibi “Şiir bir sanat olayı değildir, bir yaşam çabasıdır önce...” Sözlerimi Edip Cansever'in bir şiiri ile bitirmek istiyorum. “Ben kendi yarattığım bir yolda duruyorum.” (Öyle hepimiz duruyoruz.)
12Nisan 2014 Stuttgart